DOOM KİTABI… Bir Oyun Kitabından Fazlası

Oyunun öyküsü, sonradan adları oyun dünyasının efsanevi isimleriyle anılacak olan John Romero, John Carmack, Tom Hall ve Adrian Carmack adındaki dört gencin bir araya gelmesi ve 1991 yılında id Software firmasını kurmasıyla başlıyor. Firmanın öyküsü başlı başına bir yazı konusu, yaptıkları oyunların hepsi efsane olmuş bir firmadan bahsediyoruz. Ama bu oyunların içinde özellikle bir tanesi var ki bir FPS oyun türünün kurucusu olarak çok başka bir yere sahiptir. DOOM…

Doom çıkar çıkmaz oyun severler tarafından inanılmaz sevildi. 1993 yılındaki küresel ticaretin hızı çok yavaş olmasına rağmen ülkemizde bile çok satan oyunlardan oldu. Bir kuşağı bilgisayar oyunları ile tanıştırdı ve sevdirdi. İşte Mahmut Saral’da bu etkilenen kuşaktan birisi olarak ülkemizde daha önce yazılmamış bir işe imza attı ve DOOM oyununu tüm hatlarıyla anlatan bir kitap yazdı.

Gerçek bir video oyuncu, Doom koleksiyoncusu ve teknoloji yazarı Mahmut Saral bir teknoloji ve oyun editörüdür. Çeşitli web-sitelerinde teknoloji, oyunlar hakkında yazılar yazmıştır. DOOM oyunu onun için sevdiği bir oyundan çok öte bir tutkudur. Oyunun ürünlerinden oluşan kocaman bir koleksiyona sahiptir. Bu sevgisini ve tutkusunu başka insanlara da anlatmak ve aktarmak için bir kitap yazmaya karar veriyor. Açıkçası oyun oynamayı seven birisi olarak bu tutku beni de çok heyecanlandırdı.

Kitabın arka kapak yazısında bu tutkusu için şöyle yazılmış:

Bir insan hayatının her anını, “Mevzubahis Doom ise gerisi teferruattır!” mottosuyla yaşar mı? Mahmut yaşar… Onunla aynı havayı solumamış, aynı metrobüse binmemiş, aynı ekrana bakıp oyun oynamamış biri, asla onu tam olarak tanıdığını iddia edemez! Damarlarında Doom’un kaynak kodları dolaşan, baktığı her yerde ona el sallayan Pinky Demon’lar gören, iki lafından üçü Doom olan bir prototiptir Mahmut… Bu sebeple, onu yakından tanıdığını sanan beni bile şaşkınlığa düşüren, “Önce Ben” isimli bölümü dikkatle okumanızı şiddetle tavsiye ediyorum. Açık konuşayım, elinizde tuttuğunuz bu cisim kitap falan değil! Kitap görünümüne bürünmüş bir Doom belgeseli… Satırların arasında gezinirken gözünüzün önündeki hayali perdede bir Carmack’ın bir Romero’nun görüneceği, onların ağzından onları dinleyeceğiniz, Doom hakkında bilmediğiniz ne çok şey olduğunu fark edeceğiniz bir belgesel… Hiperaktif bir oyuncunun kaleminden çıktığı her cümlesinden belli olan “Doom Kitabı”nı yüzümden hiç eksilmeyen tebessümle bir solukta okudum. Sizin de aynen öyle hissedeceğinize eminim. Ve son olarak; Mahmut, senin kitabına yorum yazısı da yazdım ya, artık ölsem de gam yemem. Emre Günen Editör/Yazar

Kitabın ilk bölümü 90’lara selam çakarak başlıyor. O dönem birçok kimsenin oyun oynayabileceği tek yer olan Atari salonlarındaki maceraları, eski tüplü TV’lere takılan Saga, Kontra ve ahşap tasarımıyla ilk Atari marka oyun kutuları, bu oyun kutularının bağladığı arkadaşlık ve dostluklar Mahmut Saral’ın bu tutkusunun temelini oluşturmuş ve o günleri hatırlarken insanın gözleri doluyor.

Daha sonra ise, DOOM’un yapım süreçlerine bakış atıyoruz. Oyunların hazırlanırken ki hikayelerini öğreniyoruz. John Romero, John Carmack, Tom Hall ve Adrian Carmack gibi efsane isimlerin düşüncelerini öğreniyoruz. id Software’ın küçücük bir ofisten dünya devine dönüşüm sürecine bakış atıyoruz.

Bir oyun serisinin nasıl efsane olduğu, hangi süreçlerden geçtiği ve milyonlarca insanı nasıl etrafında bir arada topladığı, başarısı, kitabın kalanında ayrıntısıyla anlatılıyor. Her sayfada efsaneyi daha yakından tanıyoruz ve bu başarının arkasındaki sırrı öğreniyoruz. Kitap genel olarak bu çerçevede ilerliyor. Bir roman beklemeyin, bu kitaba bir belgesel kitabı diyebiliriz. Evet, sanırım en uygun tanım bu olacaktır.