Filmin geneline baktığımızda, Joker bu sözüyle, belki de en dürüst ve kendisini en iyi anlatan karakter oluyor. Hayata kaos içinden bakması ve zifiri karanlık zihni, yaptığı her işin, yediği her haltın daha da karanlık olmasını sağlıyor. Heath Ledger ise apayrı bir konu. Psikolojisini bozup, intihar etmesine sebep olacak kadar karakteri yaşıyor ve izleyenlere yaşatıyor. Zaten kendisi bu filmden sonra En İyi Aktör Oscar’ı ödülü kazanmıştır. görülmüştü. Tüm Jokerler içinde en sevilen hakkında yazmak hiçte kolay değil. Yazılanların yarısı Joker’in deli zihnini tanımlamakta yetersiz kalıyor, diğer yarısı ise o deli zihinde yok olup gidiyor. Biz ilk kısımda olmayı umut ediyoruz.
Film boyunca pür dikkat kesildiğimiz sahneler hep Joker’in sahneleri oldu. Film boyunca acaba sorusu ve Batman’in Joker’in tepesine bindiği sahnelerde adrenalin damarlara hücum etti. Joker her zaman ki gibi Gotham’ı yok etmeye çalışırken, Batman bir yandan onunla diğer yandan da iç dünyası ile savaşıyor. Harvey Dent ise bu iki kutbun ortasında yer alan, filmin çok önemli bir parçası. Gotham’ın gözü pek kanun adamının Batman ve Joker’e bakış açısı, aynı şuçlunun iki farklı hali olarak görmesi filmin belki de odak noktasını oluşturuyor.
İşte bu odak noktasının üç karakterine bir bakışta daha attık ve bir söz de biz söyledik.
Joker
Suçun karanlık prensi!
1940 yılında yaratıldı ve o günden beri çizgi roman dünyasının en çok konuşulan karakteri oldu. Kötülük ve delilik arasında gidip gelen aklı, sisteme karşı takındığı anarşik tavır onu en az Batman kadar yükselmesine neden oldu. Batman’in ayna yansıması karakteri olan hatta bir konuşmalarında “Seni öldürmek istemiyorum. Biz birbirimizi tamamlayan iki parçayız, seni öldürüp ben ne yapayım, gidip mafyayı mı dolandırayım” demesi bile Batman ile olan ilişkilerini özetliyor. Tabii bir de Heath Ledger faktörü var. Çok genç yaşta kaybettik, ölüp ölmediği hala tartışılıyor, çok değerli bir karakter oyuncusuydu ve ardında çok güzel filmler , üstüne bir de Joker efsanesi bıraktı. Bu filmdeki performansının sinema okullarında ders olarak okutulduğu ve mimik oyunculuğu öğrenmek isteyenlerin defalarca izlediği bir efsane haline gelmiş olduğu belirtmeden geçmek istemiyorum.
Harvey Dent
Batman ve Joker’den sonra filmin diğer bir tarafı da Harvey Dent‘in adaleti savunan yüzüdür. Bölge savcısı olarak hukukun üstünlüğünü savunan, Batman gibi maskenin arkasına saklanan birisinin adaleti savunamayacağını, Joker’den bir farkı olmadığında ısrar etmesi, Harvey Dent bakış açısından filmin temel noktasını oluşturuyor.
Bu adalet duygusu ile tüm mafyayı tutuklaması ve suçu sokaklardan silmesi film için ve Gotham için önemini gösteriyor. Eminim Harvey Dent öğrencilik zamanlarında düşük not bile almamıştır. Bırak suç işlemeyi, park cezası bile yoktur. Lakin hayatın cilvesi böyle bir adamı bile yoldan çıkarabiliyor. İçindeki karanlığı ortaya çıkarabiliyor. Joker’in planı ve ateş, Dent’in bu karanlık yarısını ortaya çıkarıyor. Harvey Dent karakteri 1942 yılında Joker’in Batman gibi bir adalet savaşçısını kötüye dönüştürme arzunun yansıması olarak yaratıldı ve güzel-çirkin yarısı bu metaforu yansıtıyor.
Batman
Gotham’ın koruyucu şövalyesi, adaletin şövalyesi… Çocukluğunda yaşadığı tranva sonrasında Bruce Wayne’in içinde çok büyük bir karanlık büyüyor, bu karanlık ile ya suçlu olacaktı ya da bu karanlığı daha da büyüterek dirayetli, ciddi ve güçlü bir karaktere dönüşecekti. Bruce Wayne karanlığı büyütmeyi seçti ve modern dünyanın gördüğü en büyük adalet şövalyesine
Filmde iki farklı Batman görüyoruz. Birincisi, karanlık ve Joker’e odaklanmış çelik gibi bir Batman. İkincisi, Joker’i alt edemeyeceğini düşünen, sevdiklerine zarar gelmemesi için kimliğini dahi açıklamayı göze alan bir Batman. Harvey Dent’in Gotham halkını korumak ve Batman’e zaman kazandırmak için ‘Batman benim’ şekilnde bir açıklama yapmaya karar vermese bu ikincisini neredeyse yapıyordu.
Batman’i bu gelgitlerde dengede tutan çok önemli iki kişi var. Bay Fox ve Alfred. Bu iki karakter akıl hocası rolünü üstlenerek Bruce Wayne ve Batman’in karanlıkta yok olup gitmesini gerek mizahlarıyla, gerekse zor kullanarak önlüyorlar. Hatta filmdeki bu kadar karanlık karakter arasında tek ‘normal’ insan olanlar bu ikisi olabilir.
Batman’in Gotham şehrini aile mirası olarak görmesi korumasındaki asıl sebep olarak gösterebiliriz. Gotham’ı kuran ailelerden birisi olması ve yıllardır her türlü alanda halkına hizmet vermesi, şehirde çok büyük arazilere sahip olması Batman’in Gotham’ı yuva yapmasını sağlıyor. İstese dünyanın her hangi bir köşesinde yaşayabilecek güce sahip olan zengin Bruce Wayne ailesinin öldürüldüğü bu yerden ayrılmak istemiyor ve ona zarar gelmemesini sağlıyor.
Müziklerden bahsetmek gerekirse; ilk fim Batman Başlıyor’un bestecileri, Hans Zimmer ve Jason Newton Howard bu filmde de iş başında. Sürekli filmin trafiğine bağlı olarak gerilimli ve gizemli müzikler eşlik ediyor filme. Joker için yapılan dokuz dakikalık ve Joker her çıktığında bir bölümü çalının parça ise dinlemeye değer. Müzikler de geçer not alıyor benden. Zaten başka türlü nasıl olurdu hiç tahmin bile edemiyorum.
Sonuç olarak; 2000’lerin başında bir film olsa da, bir Batman filmi olması onu ölümsüzler listesine adını yazdırmaya yetiyor. Heath Ledger’ı görünce hala kalbimiz sızlıyor. Ondan geriye benzersiz bir Joker tasviri ve muhteşem bir film kaldı. Zamanlı zamansız, nerede bulursanız izleyin, izletin.
Keyifli seyirler!
Büyük heyecanla beklenen The Batman filmi için "The Bat and The Cat" adında yepyeni bir…
Rockstar Games , Grand Theft Auto: The Trilogy – The Definitive Edition'ın yakında piyasaya sürüleceğini…
The Sandman dizisinden ilk fragmanı yayınlandı. Neil Gaiman’ın popüler çizgi roman serisinden uyarlanan diziye ilk…
Robert Jordan'ın epik fantastik roman serisi Zaman Çarkı (The Wheel of Time) Amazon'un yapımcılığı ile…
Yenilenen grafikleriyle Diablo 2: Resurrected oyunundan muhteşem bir fragman yayınlandı. Ayrıca artık bir çıkış tarihi…
Tarihin en başarılı manga serilerinden Berserk'ün mangakası Kentaro Miura vefat etti.