SÜRGÜN GEZEGENİ… Bilimkurgu Klasikleri’ne LE GUIN İmzası!

İthaki Yayınları, bilimkurgu klasiklerini çıkararak edebiyat anlamında son yıllardaki en büyük işlerden birisine imza atıyor. İlk on kitapla; Arthur C. Clarke, H. G. Wells, Robert A. Heinlein, Arkadi Strugatski, Roger Zelazny gibi bilimkurgu üstatlarının hiç yayınlanmamış ya da artık raflarda bulamadığımız eserleriyle bizleri buluşturdu.

Şimdi sırada Ursula K. Le Guin’de!

Le Guin’in ‘Hainish Cycle’ adını verdiği yedi kitaplık, Mülksüzler ve Karanlığın Sol Eli’nin de dahil olduğu seriye dahil olan ve uzun bir aradan sonra tekrar çevirisi yapılmış (serinin hiç çevrilmemiş tek kitabı Locus ödüllü The Telling) Sürgün Gezegeni Le Guin’in muhteşem bir ön sözüyle nihayet bizlerle.

Sürgün Gezegeni, Hainish Cycle serisi içinde yer alsa da, serinin diğer kitaplarından bağımsız, tek başına okunabilecek, iki farklı toplumun ortak çıkarlar için düşmanlıklarını unutabilmesini ve ‘bir’ olabilmesini anlatan 144 sayfacık olağanüstü bir bilimkurgudur.

Kitabın tanıtım metnine ve konusuna bir göz atalım;

“Otorite kişinin kendisinden mi kaynaklanır, yoksa etrafındakilerden mi?”

Ursula K. Le Guin, bilimkurgu ve fantazi edebiyatına damga vurmuş en büyük yazarlardan; türün kraliçesi. Kitapları ve fikirleriyle hem okurlara hem de yazarlara ilham veren Le Guin, erken dönem eserlerinden Sürgün Gezegeni’nde bizi ötekilik, önyargı, varoluş ve yuva özlemi gibi olgular üzerine derin bir yolculuğa çıkarıyor.

Galaksinin karanlık tarafındaki Sürgün Gezegeni’nde iki büyük halkın mücadelesi hep süregelmiştir: Alterralılar ve Tevarlılar. Gezegenin yabancıları ve “ötekileri” olan Alterralılar -diğer adıyla yabansoylular eski güçlerini kaybetmiş, nüfusu gittikçe azalan bir halktır.

Tevarlılar diğer adıyla izcanlılar “ötekiler”den hoşlanmayan, muhafazakâr, geri kalmış, ilerlemeye kapalı bir topluluktur.

Güney Göçü başlayıp Gaallar güneye doğru ilerleyince büyük savaş kapıya dayanır. Alterralılar ve Tevarlılar bir araya gelip ortak düşmana karşı savaşacak ya da yaklaşan uzun kışla birlikte felakete sürükleneceklerdir. Rolery ve Agat’ın sıradışı hikâyesi de işte bu süreçte başlar.

Kitabın çevirisini Ekin Odabaş, editörlüğünü Alican Saygı Ortanca, kapak tasarımını Şükrü Karakoç yaptı.